9 Ocak 2017 Pazartesi

ŞEHİT OLMAK !

ŞEHİT OLMAK!
İnsan ne kadar aklı ile hareket eden bir varlık olsa da, zaman zaman mana, duyguları ile de hareket etmektedir. Ve bu durum zaman, mekân, olay ve olgunun doğru okunmasına göre, haklı olarak başkalaşım gösterecektir ve göstermelidir de.
Şehit olma arzu ve güdüsü, çıkışı itibarıyla bir akıl hareketi olmakla birlikte, kat be katı duygu ( mana ) işidir. Ülkeniz, devletiniz ve vatanınıza dair büyük bir oyun oynanırken, komutanınız sizi yanına çağırıyor ve sizin evvela aklınıza hitap eden bir konuşma yapıyor. Yapmanız gerekenleri anlattıktan sonra, ödenecek bedelin büyüklüğüne de dikkat çekiyor. Bu ilk kontak ve hitap evvela aklınıza ve daha sonra duygunuza, yani mana âleminize dokunuyor. Akıl süzgecinizden geçen ve onay alan bu hitap, sonra ki süreçte yerini duygu, yani mana âlemine bırakıyor kontrolü. Artık sizi duygularınız yönetmektedir. Şayet iş hala aklın kontrolünde olursa; anam, babam, karım, çocuklarım, işim aşım gibi birçok dünyalık ( seküler ) olgular ile savaşınız başlar ve bu savaş sizi kuşatır ve yapmanız gereken kutsi eylem akamete uğrar. Bu sebepledir ki siz mana âleminin ve kutsi çağrının emrine girmişsinizdir artık. Bu mana âleminin ve bu kutsi çağrının doruklarına çıkar ve onlarca terörist çakalın ortasına dalar ve terörist başının başını hedefe koyar ve görevi kutsi çağrıya yakışır şekilde, kutsal olarak noktayı koyarsınız. İşi bitirmişsinizdir. Sonra ki safhada yine akıl devrede olsa siper alır, siper almaya çalışır ve kendinizi daha korunaklı bir yere doğru atar ve koşarsınız. Ama dedik ya kutsi bir çağrı sizi beklemektedir. Bu kutsi çağrı ( şehadet ) sizi beklediği için hala duygularınız ( mana ) ile hareket etmekte, hiçbir sütre arkasına koşmak aklınıza bile gelmemektedir. Düz bir koşu yapar ve çıplak bir hedef haline gelirsiniz artık. Zira ulvi ve kutsi davetin sahibi ‘’ gel yüce kulum, işi başarıyla yaptın, görevi tamamladın. Gel artık yanıma ve sana vaad ettiğim özel makam ve mekana ‘’ düsturu hayat bulacak ve orada Şehit olacaksın…!
İZMİR
Ve yine Vatana, Millete, Devlete, birlik, dirlik ve kardeşliğe kahpece bir pusu kurulmuştur. Olayın ilk evresini, ciddiyet ve vahametini aklınızla kavrayıp, mantık süzgecinden geçirir geçirmez mana âlemine transit bir geçiş yaparsınız. Akıl devre dışı kalmıştır artık. Hem nasıl devrede olsun ki akıl !? uzun namlulu silahlara, iki kişiye, roket atarlı, lav silahlı ve bomba yüklü araca koşar adım gitmenin, akıl ile izahı mümkün mü !?  Tüm dünyalık hesaplar arkaya atılmış, gözü kara şekilde Allahsız ve ahlaksızca kurulmuş pusu ve planı bertaraf etmektir tüm amaç ve hedefiniz. Koşa koşa gidersiniz iki kişinin ve uzun namlulu silahların üzerine. Gitmekle kalmayıp bir leşi yere serer tüm planı bozar ve ülkeye bir sekin bir sükûn bırakırsınız. Burada da görev tamamlanmıştır. Kaçmak, bir sütre arkasına gizlenmek, gelebilecek mermilerden korunmak için akli bir hareket yapmak yerine, sadece duygusal bir eylem yaparak kahpe kurşuna hedef olarak ulvi çağrıya icabet edersiniz.  Ve yüce yaradanın  ’ gel yüce kulum, işi başarıyla yaptın, görevi tamamladın. Gel artık yanıma ve sana vaad ettiğim özel makam ve mekana ‘’
Şehit olmak hesaplardan sıyrılmaktır. Şehit olmak dünyasal tüm çıkar ve metalardan azade olmaktır. Şehit olmak özgürlüktür. Şehit olmak adanmışlıktır.
İşte bu sebepledir ki tüm ülke şehidin arkasın da dua ile, saygı ile takdir ile ve hayranlık ile bahseder.

SONUNA KADAR HAKLARI DEĞİL Mİ…!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder