Ne çok ve ne yaman kavgalarım var kendimle. Zaman zaman iç dünyama doğru yaptığım yolculuklar sonucunda, kavgam daha bir cenk ediyor benimle. Kılıcını daha bir biliyor, keskinliyor bana karşı.
Ya ben, ben bu duruma karşı koyabiliyor muyum ?
bir direnç ve direniş gösterebiliyor muyum ?
düşünüyorum bu durumu, kırık dökük gerekçelerimi yanıma alarak bir başkaldırı gerçekleştiriyorum.
Ne ki, bir an devreye giren vicdanım avazı çıktığınca bağırıyor bana...
heyyyy ne çabuk unuttun haddi aştığın zamanları diyerek....
O an kırılıyor belim ve direnç göstermek adına yanıma aldığım tüm azıklarım bir bir terk ediyorlar beni. Ve ben, kırık dökük ve param parça savruluyorum. Her parçam bir diğerine alabildiğince uzak.
Bir umut hareket ediyor içimde '' senin kendin için çıkardığın bu malzemeler, kocaman bir dünyada ki milyarlar yanın da bir çerez gibi duruyor '' diyor bana. Vicdanım tekrar giriyor devreye '' sen, iddiası olan birisin, idealleri olan, inancı...! '' ve yine kala kalıyorum boynu bükük halde.
Hülasa canhıraş şekilde devam ediyor kavgam kendimle. Biliyorum, evet biliyorum kendime çıkardığım fatura, ödemem gerektiği kadar değil ama dedim ya, iddialarım vardı benim...!
Gece gündüz her kendimle baş başa kalışımda bitmez tükenmez hesaba çekilişlerim devam ediyor kendimle. Ve gerçekten ama gerçekten kendime asla kıyak geçmiyorum. Kınıyorum, kızıyorum, hırpalıyor ve örseliyorum kendimi...
Her seferinde ve her defasında daha bir hınçla gidiyorum kendi üzerime.
Eğer ideallerimin menbası olan, kaynağın merhameti bana bir tebessüm atmasa olacakları kendim bile kestiremiyorum...!
O kaynağın zenginliği bir damla su serpiyor yüreğime, havf ve reca...
Bir umut doğruluyorum. Bir parça umut alıyorum yanıma ve kaldığım yerden devam ediyorum yaşama. Geçmişin tüm acılarını, sancılarını, sızılarını, keşkelerini bir bir temize çıkaracak hamleler atıyorum ardı ardına. Bunca cenk edişlerden arta kalan gücüm ve ben çıkıyoruz yola
Ya ben, ben bu duruma karşı koyabiliyor muyum ?
bir direnç ve direniş gösterebiliyor muyum ?
düşünüyorum bu durumu, kırık dökük gerekçelerimi yanıma alarak bir başkaldırı gerçekleştiriyorum.
Ne ki, bir an devreye giren vicdanım avazı çıktığınca bağırıyor bana...
heyyyy ne çabuk unuttun haddi aştığın zamanları diyerek....
O an kırılıyor belim ve direnç göstermek adına yanıma aldığım tüm azıklarım bir bir terk ediyorlar beni. Ve ben, kırık dökük ve param parça savruluyorum. Her parçam bir diğerine alabildiğince uzak.
Bir umut hareket ediyor içimde '' senin kendin için çıkardığın bu malzemeler, kocaman bir dünyada ki milyarlar yanın da bir çerez gibi duruyor '' diyor bana. Vicdanım tekrar giriyor devreye '' sen, iddiası olan birisin, idealleri olan, inancı...! '' ve yine kala kalıyorum boynu bükük halde.
Hülasa canhıraş şekilde devam ediyor kavgam kendimle. Biliyorum, evet biliyorum kendime çıkardığım fatura, ödemem gerektiği kadar değil ama dedim ya, iddialarım vardı benim...!
Gece gündüz her kendimle baş başa kalışımda bitmez tükenmez hesaba çekilişlerim devam ediyor kendimle. Ve gerçekten ama gerçekten kendime asla kıyak geçmiyorum. Kınıyorum, kızıyorum, hırpalıyor ve örseliyorum kendimi...
Her seferinde ve her defasında daha bir hınçla gidiyorum kendi üzerime.
Eğer ideallerimin menbası olan, kaynağın merhameti bana bir tebessüm atmasa olacakları kendim bile kestiremiyorum...!
O kaynağın zenginliği bir damla su serpiyor yüreğime, havf ve reca...
Bir umut doğruluyorum. Bir parça umut alıyorum yanıma ve kaldığım yerden devam ediyorum yaşama. Geçmişin tüm acılarını, sancılarını, sızılarını, keşkelerini bir bir temize çıkaracak hamleler atıyorum ardı ardına. Bunca cenk edişlerden arta kalan gücüm ve ben çıkıyoruz yola