11 Ağustos 2016 Perşembe

BÖLÜNMENİN ÖNÜNDE Kİ EN BÜYÜK ENGEL KÜRTLER

BÖLÜNMENİN ÖNÜNDE Kİ EN BÜYÜK ENGEL, MÜSLÜMAN KÜRTLER
Bağımsızlık talepleri, rejime duyulan olumsuz kanaatler ve bunların sonucu olarak baş gösteren ayaklanma ve başkaldırış girişimleri sosyolojik ve tarihi gerçeklerdir. Homojen bir toplumun başkaldırış ve ayaklanma gerekçesi o toplumun kabul değerleri ile örtüştüğü an ayaklanma kaçınılmaz bir hale dönüşür. Bu ayaklanma ve başkaldırışı sebep ve sonuç bağlamın da ele alarak bir analiz yapmak elbette mümkündür. Ancak bu analiz bir yargılamaya dönüşmemektedir. Zira o homojen toplumun değerler silsilesi sizin ki ile örtüşmeye bilir, sizce bu ayaklanmanın sebep ve gerekçelerinin yanlış olması o toplum için geçer akçe değildir. Ayaklanma ve baş kaldırışlar, olayın geliştiği toplumun değer yargılarıyla hareket eder ve enerjisini de bu değerler üzerinden alır. Baş kaldıran ve ayaklanma haline gelmiş bir toplum, kendince bu girişimin altını pekala doldurmaktadır. Zaten aksi halde hareketin toplumsallaşması, blok haline dönüşmesi ve başarılı olması da mümkün değildir. Bu genel geçer kaideleri ortaya koyduktan sonra konuya girişimiz daha bir bütünlük arz edecektir.
Kürtler ve Ayaklanma
Az evvel de bahsettiğimiz gibi '' homojen '' bir toplum değildir Kürtler. Kendi içlerin de çok farklı dini, siyasi ve sosyolojik değerler taşımaktadırlar. Özellikle ülkemiz üzerin de yaşayan Kürtler ‘in kahir ekseriyetinin de Müslüman olduğunu düşünürsek, diğer aykırı fraksiyonlar karşısın da çelikten bir duvar gibi durmaktadırlar.
Elbette Müslüman Kürtler ‘in de sistem ile sorunları, sıkıntıları ve kırgınlıkları bulunmaktadır. Bu bir vakıa olup inkarının da mümkün olmadığı sosyolojik bir vakıadır. Ancak bu durum köklü ve bütünlük arz eden bir kalkışma ve ayrışmaya gerekçe olmamıştır hiç bir zaman. Olmadığı gibi, bölünme ve ayrışmanın da önünde ki en büyük engel olarak durmaktadır. Hala bu ülkenin birlik ve bütünlüğünden yana tavır almakta, hala kendisini bu ülkenin vatandaşı saymakta ve bu durumdan dolayı da mutluluk duymaktadırlar. Bu algı ve duruş Türkiye için paha biçilmez bir değer olmakla beraber, farklı düşünce ve yapılanmaların da önünde ki en büyük set konumundadır.
Ülkenin yapısın da çimento vaziyet ve konumun da bulunan Müslüman Kürtler, Daha bilinçli, daha kalıcı ve daha kuşatıcı politikalar ile takviye edilmeli ve bu denli hassas bir denge rolü üstlenen bu değer manzumesi halk en kısa sürede onure edilmelidirler. Bugün, doğu ve güney doğuda ki farklı yapılanmaların başarısız olmasın da son derece önemli bir etkendir Müslüman Kürt kardeşlerimiz.
Bu durum sadece siyasi iktidarın omuzlaması gereken bir yük değildir. Her Türk Müslümanın da kendi payınca elini taşın altına atması, olaya daha bir uhuvvet ile yaklaşması, daha bir kuşatıcı ve sahiplenici dil ve eylem birliğine girişmesi gerekmektedir.
Saydığımız ve sayamadığımız daha birçok değeri bünyesinde barındıran Müslüman Kürt kardeşlerimiz, bu sebepledir ki aykırı düşünce ve yapılanmaların her zaman hedefin de olmuşlardır.
Farklı ve aykırı yapılanmaların '' ayaklanma'' talep ve istekleri Müslüman Kürtler tarafından hiç bir zaman onaylanmadığı gibi önemli bir set ve engel de teşkil etmişlerdir. Sisteme entegre olmalarının Devlet ve Millet nezdinde hemen hemen hiç bir maliyeti olmayan bu nezih milletin kırık kalbi derhal okşanmalı ve hak ettikleri değer acilen kendilerine takdim edilmelidirler. İster devler ve isterse millet bazında bakacak olursak, bu zümre ile yapılacak her kontak hayati değer ifade etmektedir. Bu devlet ve milletin, Müslüman Kürt kardeşlerimizden mahrumiyeti demek, bir tarafın kırık ve eksikliği demektir. Şuan hala ve hala can yakıcı, baş belası derecesinde bir baş kaldırış ve ayaklanma göremeyişimizi, tekrar ve tekrar Müslüman Kürt kardeşlerimizin varlığına muhtaç olduğumuzu daha bir bilinçli şekil de fark edecek ve atılması gereken adımları da zaman kaybetmeksizin atmalıyız.
Ülkemizin huzur, birlik ve dirliğin de temel taş olan Müslüman Kürt kardeşlerime selam ve dua ile


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder