18 Haziran 2017 Pazar

BAŞKOMUTANA MEKTUP

BAŞKOMUTANA MEKTUP
Mektubum, sitemim, gönül kırıklığım her ne kadar özelde başkomutana olsa bile
Başbakan
Milli savunma Bakanı
İç işleri Bakanı
Gümrük ve Ticaret Bakanı
Genelkurmay Başkanı
Emniyet genel müdürü dâhil olmak üzere saydığım tüm kademe ve devlet erkine hitabendir.
Ülkemiz birçok alanda olduğu gibi, terör yapılanmaları ve bunlara dair yapılan göz aydınlığı operasyonlar ile de hayli sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. Bu sıkıntılar elbette Devletin başkomutanı, cumhurbaşkanın birincil uğraştığı, emek verdiği ve gözü gibi sakındığı icraatların başında gelmektedir.
Ve böylesi hayat ve memat ilişkisi içeren operasyonlar da, kahraman asker ve polislerimizin vefakar omuzlarında yükselmekte, varlıkları ve verdikleri mücadele, bu vatanın bir evladı olarak göğsümüzü kabartmaktadır. Bu kutsal, cefakâr ve vefakâr insanların mücadeleleri, tüm halkımızın dilinde ve kalbinde dualara gark olmuş durumdadır. Onlardan herhangi birisinin yaralanma ve şehadet haberi geldiği anda tüm vatan evlatlarının kalbine çöken hüzün, yas kelimelerle ifade edilir gibi bir acı değildir. Canları, malları, sevdikleri ve her şeylerini vatanları için geri plana atmış bu vatan evlatları için, gerek Devlet ve gerekse millet olarak ne kadar özveride bulunsak vallahi az gelecektir. Günlerce, haftalarca ve aylarca ailelerini, anne, baba, eş ve çocuklarını bile görmeden, ev, yuva ve sıla hasreti çekerken bile iç çekmeden tün yürekleri ile mücadele eden asker ve polis kardeşlerimiz her türlü takdirin üzerindedirler. Tek amaç ve hedefleri Vatan ve Devlet olan, Vatan ve Devletin bekası ve bütünlüğü olan bu vefakâr kardeşler için diller ve yürekler her daim arşa uzanan dualara gark olmaktadırlar. Hulasa onlara verilecek her ne olursa olsun tamamını analarının ak sütü gibi hak etmektedirler.
Gelelim olayın kan donduran vahim tarafına.
Elbette ki her kurum gibi bankalarda varlık sebebi olarak bir kar, zarar ve risk raporu hazırlayacak ve buna göre kendi kurumsal tedbirlerini de alacaktır. Prensip olarak burada bir sorun olmadığı gibi bizim de ilkesel olarak bir itirazımız da yok. Bizim itirazımız ve hayretimiz, bankaların bu risk faktörünü devreye koyacağı başka zümre kalmamış gibi asker ve polis üzerinden de devreye sokmuş olmasıdır. Asker ve polis kardeşlerimizden bazılarının çektiği bir kredinin yada kredi kartının bir iki taksitini, şu veya bu sebeple geciktirmiş, şu veya bu sebeple yatıramamış olması dolayısıyla, bankalar tarafından kara listeye alınması, olumsuz bir sicile tabi tutulması ve ihtiyaç duyduğu anda kredi ve kredi kartı talebine olumsuz cevaplar veriliyor olması, bu milletin kabul edebileceği bir durum değildir. Bankalar, doymak bilmez, tükenmek bilmez kazanma arzularını asker ve polis üzerinden yapmamalı ve yapmasın.
Bu anlamda bizlere ulaşan sayısız şikayet mektup ve dilekçeleri bulunmaktadır. Hele hele öylesi olaylar var ki bu durum daha bir can acıtmaktadır.
Örneğin bir uzman çavuş kardeşimiz, elinde olmayan sebeple bir bankadan aldığı kredinin,  ( ki bu kredi miktarıda sadece ama sadece beş bin lira ) bir iki taksitini geciktirmesi sonrası banka tarafından icra takibine alınıyor. Uzman çavuşumuz ise bu olayın hemen sonrası ailesinden aldığı yardım ile tüm borçlarını kapatıp icra takibini ve tüm olumsuz durumları ortadan kaldırmasına rağmen, nişanlanması sebebiyle kredi talebinde bulunması, olumsuz bir cevap ile sonuçlanmaktadır. Devlet için Millet için bu denli zor şartlarda ve kahramanca mücadele eden asker ve polis kardeşlerimize uygulanan ve reva görülen bu davranış, mutlaka Devletimizin büyükleri tarafından dikkate alınacaktır diye umut ediyor ve inanıyoruz. Bu anlamda yapılması gereken tüm girişimleri Devlet büyüklerimizden beklemekte ve acilen bu yüz kızartıcı durumun ortadan kaldırılmasını talep etmekteyiz

                                                                                   


14 Haziran 2017 Çarşamba

SAHİ CHP!

SAHİ CHP !
17 eylül 1961 tarihi sana bir şey hatırlatıyor mu ey CHP !?
Bu tarihe dair bir anlık ve bir atımlık bile olsa, kusmuk geliyor mu içinden ey CHP !?
Sahi CHP!
Dünyanın en centilmen, en zarif, en nazik ve hepsinden kat be kat ötesi, en masum insanını ve üstelik bir Başbakanı asmak nasıl bir duygu ey CHP!?
Bu insan ki, bir ülkenin yaklaşık %60 ‘nın  ( 57.6 ) oyunu almış, tek derdi vatan ve milleti olan, yaptığı tüm icraatları da bu denklem üzerinde cereyan eden, zarif ve müşfik bir insanı, dar ağacına götürmek nasıl bir vahşet ey CHP !?
SAHİ CHP !
Bir kez olsun o masum, tertemiz insanın kabrine gitmek, bir anlık utanma duygusu ile helallik istemek aklına geldi mi ey CHP !?
Bir ülkenin milyonlarının sevdiği, saydığı, son derece temiz ve alabildiğince masum bir insanı, bir hiç pahasına asmak, dar ağacına götürmek bir anlık bile olsa canını acıttı mı ey CHP !?
SAHİ, CHP !
Senin için adalet nedir !?
Senin için hukuk nedir ey CHP !?
Yarım asır oldu ve milyonların acısı hala taptaze iken, o tarihte yaşanan mezalime dair duygu ve düşüncelerin nedir ey CHP!?
Bütün bu soruları soran kişi olarak biliyorum ki, hiçbir sorumun senin için zerre kadar kıymetı harbiyesi yok ve zerre kadar değer ifade etmiyor senin için ey CHP
Ey CHP, senin için devrim, inkılap, ve ihtilal için her şey mübah değil mi ?!
Ve dahi bu devrim (!) hayatta kalsın diye daha nice menderesleri, Özalları ve Erdoğanları bir kalem de dar ağacına götürür ve üzerine su bile dökmezsin değil mi ey CHP !
Devrim yumurtası pişsin diye nice alevler, ateşler yakmayı ve nice yangınlar çıkarmayı, sonu nereye varırsa varsın düşünmeden yapabilirsin değil mi ey CHP!?
Sahi CHP, canın acıyor mu !?
Sahi CHP, canın yanıyor mu!?
Üstelik gırtlağına kadar suça bulaşmış, gırtlağına kadar fetö terör örgütü ile pis ilişkiler ağı içerisine girmiş, devletin en mahrem bilgi ve belgelerini dünyanın gözleri önüne sergilemiş bir kişinin aldığı 25 yıl, canını acıtıyor mu ey CHP!?

SAHİ CHP!
Kazara bile olsa bir anlık, bir olaylık bu devlet ve millet ile birlikte hak, hukuk ve adalet arama erdem ve ahlakı ne zaman sende neşvünema bulacak ey CHP!?
Ne zaman kendi dünyandan, kendi katı ideolojik algından sıyrılıp, kafanı kumdan çıkaracaksın ey CHP!?
Biliyor musun ey CHP!
Aslın da sana kızmıyorum! Kızmak bir kenara seni anlıyorum da…!
Yukarda sayıp döktüklerim, senin ontolojik bir amentünü teşkil etmekte. Ve biliyorum ki bu ilkelerden birisinden dahi sapma gösterdiğin an, değerlerine (!) dair imanın ciddi sarsıntılar geçirecek ve ortada devrime ve devrim kanunlarına dair inanç ve iman kalmayacak.
Ve sonucu olarak, bu devrim amentüsü sayesinde konsolide ettiğin kitleyi de kaybedeceksin. Bir başka deyişle hayat ve yaşam hakkın bile kalmayacak elinde.
Biz bu ülkenin milleti olarak seni nasıl tanımış, anlamış ve analiz etmişiz değil mi ey CHP!?
Her ne kadar çıkıp kendin itiraf etmemiş olsan bile, biz bilmez miyiz birbirimizi ey CHP!?
Senden Devlet ve Millet adına hayır beklemek, olumlu bir duruş, tavır ve eylem beklemek bizler için hayal ötesi.
Lakin ey CHP! Gel bir kez ama bir kez olsun bu milletin kendi evlatları içerisinde çıkabilecek bir yangına karşı olumlu bir tavır, söylem ve davranış içerisinde ol, aksi halde kazanan yine sen olmayacaksın…!






5 Haziran 2017 Pazartesi

FETÖ DARBE Mİ YAPACAK !?

Fetö terör yapılanması aleni, açık açık ve adeta sağıra bile duyuracak şekilde, darbe yapacağım Niye desin!?
Bu denli hoyrat olmasının gerekçesi ne ola ki !??
Oysa darbe, Ne denli sinsi, sessiz ve gizli olursa başarı oranı da o denli yüksek olacaktır. O halde burada stratejik bir akıl devrede. Ve biz bu akla fazlasıyla aşinayız. Bütün bu saptamalar sonrası durumu nasıl anlamalı ve nasıl okumalıyız !?
Elbette Devlet ve millet olarak teyakkuz halinde olmalı, rehavet ve boş verdimci, malayani hal içerisinde olma hakkına sahip değiliz. Lâkin, darbe sonrası devreye sokulan ohal ile atılan adımlar yabana atılır değil. Belki eksik, belki kusurlu ve belki yavaş ama her halükarda darbecilere ciddi darbelerin vurulduğu da bur başka gerçek. 
Pekı terör örgütünün bu pervasızca yaptığı açıklamayı nereye koymalı ve nasıl bir strateji geliştirmeliyiz !?
Ben, Bu durumun gerçekliğinden, hayata geçebilme ihtimalinden daha ziyade bir kaos oluşturma niyeti taşıdığı kanaatindeyim. Şöyle ki ; terörle mücadele içerisinde olurken, bir karmaşa, kaos daha fazla hukuksuzluk, Daha fazla hata ve daha fazla mağduriyet meydana getirecektir. Pekı oluşabilecek bir kaos ve akabinde meydana gelecek gayri ihtiyari yapılacak hatalar sonrasında nasıl bir seyir izleyecek !? İşte bence konunun en can alıcı noktası da tam burası.
Nasıl mı !?
Yargılamalar bitip, ohal devre dışı kaldıktan ve iç hukuk yolları tüketildikten sonra, örgütün tüm üyeleri mağdur edebiyatını daha bir gür sada ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyacaklar. Ve bu güdümlü hukuk yapılanmanın, mevcut yüz binleri bulan davanın sadece %10'una bile baktığını ( mutlaka bakacağını ) hesaba katacak olursak vahametin boyutları da ortaya çıkmış olacaktır. İşte bu sebepledir ki, gerek Devlet aklı olarak ve gerekse millet olarak hukuk kaide ve kuralları içerisinde kalmamızın hayati önem arz ettiğini bir an bile dikkatten uzak tutmamalıyız. Henüz olay çok sıcak. Ve bu sıcaklık ve ihanetin boyutu elbette gerek Devlet ve gerekse millet olarak canımızı yakmakta ve henüz bu yara kabuk bile başlamamış durumdadır. Lakin acının, sızının boyutu her ne kadar büyük olsa bile, gerek Devlet ve gerekse millet olarak sağ duyudan uzaklaşmadan ve gelecekte olabilecek ve olması kesine yakın tehlikeye karşı şimdiden rasyonel yaklaşım ve direnç noktası oluşturmak zorundayız. Aksi halde yarın çok geç olacak...!!